22 Aralık 2012 Cumartesi

Ayı Teddy (Sinema Filmi)





Geçen gün akşam keyiflenmek için bu filmi izledik eşimle beraber.

Bir gün dilek dileyen bir çocuğun kabul edilen duası ve onunla büyüyen bir ayıcık.

Çok sevimli ve eğlendiren bir öykü.

Zaman zaman insanı duygulandırdığı bile oluyor.

Eğer birazcık keyiflenmek ve değişiklik isterseniz kesinlikle tavsiye ederim, şimdiden iyi seyirler ;)

Buse'ye kavuşmaya yaklaşık 6,5 hafta kala(Gebelik haftası 33,5)


     Evet kızıma isim arayışım sona erdi. Artık onunla konuşurken ismiyle hitap ediyorum. Tabikide onun da kendi ismini bilmesi lazım. Bende her zaman masumluk saflık duygularını uyandıran ve çıtı pıtı kız çocuğunu anımsatan Buse ismine eşimle beraber karar verdik. Ve tabiki de tek isim olacak. Biz çok sevdik umarım kendisi de dünyaya geldiğinde hoşlaşır. Malum insanın kendi ismini seçme şansı bulunmuyor.
 
     Gelelim sat'a göre 33, doktorumun ultrasonuna göre 34.üncü gebelik haftasının sonuna. Geçen hafta kontrolümüz vardı. Doktorumuzun söylediği üzere Buse'nin kilosu 2200 ortalamasına yaklaşmış ve boyu da tahmini 43-44 cm arasındaymış. Maşallah biraz tontiş gözüktü gözüme :) Bu arada aldığım 15 kiloyu fazla bulan (ki yakın çevrem bu 15 kiloya inanamıyor!) doktorum daha dikkatli gitmemi önerdi :( Aslında genel itibariyle bakıldığında aşırı görünen bir kilo olmamasına rağmen göbeğimin açık ara farkla önde gittiğini kabul etmem gerekiyor! Kalçalar hafif doldu ve tabiki de az birşey yanaklarım. Onun dışında çok şükür ki ödem ya da şişlik yok vücudumda. Bakalım son haftalara az kaldı. Umarım bundan sonra çok kilo almam. Gerçi yediklerimin arasında tuzlu,şekerli yada hamurlu pek birşey bulunmuyor ama işte bebek büyüdükçe de ağırlaşma devam ediyor. Bakalım hayırlısı diyorum.
 
 
 

     Bu arada bebek hazırlıklarımız tamamlandı artık geriye ıvır zıvır minik şeyler kaldı. Onları da boş vakit buldukça tamamlarım ne de olsa acelemiz yok ;)


 

12 Aralık 2012 Çarşamba

32. Gebelik Haftası yenilir mi?


Hoppalaaa derken yakaladım kendimi aniden.

Ne çabuk geçiyor zaman yahu, yakalayamadım zamanı.

Şaka maka derken bir baktım hooop 32'deyim. Bu ne demek, doğuma kalmış yaklaşık bir 8 hafta :S

Geçenlerde kısa süreli kaçtım İzmir'e dayanamadım.

Çok özlemişim valla içim bir kıyım daha gitti.

İzmir'de yaşamalıyım ben arkadaş!

Bu arada son yazdığımdan beri çok bir farklılık yok, altı üstü kocaman bir gobeeeim var :D

Zayıf insanlar gebelikte daha çok kilo alırlarmış derlerdi inanmazdım da inanmak gerekliymiş!

Şimdiden buldu bizim kilo 10-12 aralığını , napalım bebişe yarar inşallah diye avunuyorum.

Bu arada büyüdükçe kızım içimde kaburgalarımın oynadığını resmen hisseder oldum. Bazen öyle bir sağa abanıyor ki sağa kaymış bir göbek ve kırılan bir kaburga hissi yaratıyor :D Ayyy doğurduktan sonra tekrar hemen hamile mi kalsam çok eğlenceli yehhuuuuuuuuu diyesim geliyor da buna kendim bile inanmıyorum ehueheuh.

Bir de son 29.cu haftadan beri hıçkırıklarını hissediyorum minikkuşumun. Hıkkk hıkk zıplıyor resmen içimde =)

Bu arada bebiş hazırlıklarımı tamamladım şimdilik. Alınacak tek bir şey kaldı o da kısmetse ayın 15'inde =)

Allah tüm isteyenlere güzel ve keyifli bir hamilelik nasip etsin ;)

Bu arada doğumla ilgili çeşitli söylemler var. Kimi diyor ki kız bebek 38.hafta doğar kimi diyor ki 40 haftanın dolması lazım.

Valla ben doktorun ultrasonunda gelişimle sat tarihe göre gelişim arasında fark olduğunu öğrendiğimden beri acaba kızımız normalden bir hafta önce gelir mi diyordum ama bilemiyorum da,acaba hangisi doğru tarih açısından?????

Neyse canım dostlarım bir başka yazıda görüşmek dileğiyle kendinize iyi bakın bayyyyy :))

10 Kasım 2012 Cumartesi

27.ci Gebelik Haftası

 
 
   Bu hafta kendimi tombul bir köfte gibi hissediyorum. Aslında aşırı kilo almamıştım. Ama son 1 ayda aldığım 4 kilo beni iyice tontik bir hale getirdi. Yüz göz aynı ama göbek baya bir öne fırladı =)
 
   Bu gebelik haftasında zor nefes alacağım yazıyor birçok yerde akciğerlerin tam şişememesinden dolayı. Evet tam olarak tıkandığım zamanlar oluyor ama 7/11 nefes terapisiyle bu duruma hemen el atıp düzenlemeye çalışıyorum. Bebiş bu hafta 1000-1500gr arası olabilir denmiş sanırım bunu önümüzdeki hafta doktorum daha yaklaşık ifadelerle belirtecektir.
 
   Önümdeki takip ettiğim gebe arkadaşlarımın hepsinin doğurması ne oluyor yaaaaaeeee sıra bana mı geldi sorusunu getirdi bir an. Sonra mantıklı düşününce daha epey zaman olduğunu görmüş bulunmaktayım.
 
   Bu arada zaman zaman çıkıp bebek alışverişimi tamamlamaktayım. Malum Ocak sonu Şubat başı gibi (kısmetse) bebeği beklediğimi düşündüğümde Ankara'nın o karakışında dışarı çıkıp alışveriş yapmak hiç de mantıklı gelmiyor. Hazır şuan popişimi kaldırıp gezebiliyorken eksiklerimin çoğunu tamamlamış bulunmaktayım.
 
   Aslında bu bebek alışverişinin son ana bırakılmaması gerektiği kanaatindeyim. Arabası, park yatağı, nevresimi, banyo küveti, şampuanı derken bir anda külfetli rakamlarla karşılaşıyor insan. Doğumdan önceki son 4 aya yaymak daha mantıklı geliyor ki ben şimdiden bir çoğunu aldım. Bazıları abartık ayyy şikerimmmmmmmmmmmmm çok erken daha dese de bu benim kararım benim seçimim. Allah göstermesin ama zaten bir aksilik olacaksa son anda da olabilir. Bir ara geniş zamanım olursa detaylı bir liste postu hazırlamayı düşünüyorum.
 
   Şimdilik sevgiyle kalın ;)
 
 
 
*İnternetten alıntıdır
 
 

6 Kasım 2012 Salı

Normal mi Sezeryan mı? Epidural mi Spinal mi?



     Bu aralar en sık duyduğum sorular bunlar. Ah tıp okuyaydım da size beş beş yanıt vereydim. İnsanlar 10 kez doğurmuş gibi bir afra bir tafra nasıl doğum yapacaksın diye soruyorlar. Ama bir görseniz bir ahkam kesiyorlar zannedersiniz ki her türlü doğumu yapmışlardır.
 
     Her iki doğumu yapanlar normal doğum korkusunu aşılamak dışında işe yaramıyorlar. Ay şekerim ben normal çatır çatır doğurdum ama sezeryan da bir rahattım anlatamammmmmm. Neyi anlatamaaaan? diyesim geliyor. Yani yaradılış gereği herşeyin normal olması kanaatindeyim. Acı çekilecek tabi biraz mazoşist olmakta yarar var anne olucaksınız boru değil! Normal doğumla tüm hormanlar çalışarak bebeğin dünyaya geldiğini kabul edip hareketlenip süt olayları başlıyor. Sezeryanda ise cerrahi müdahale sonrası biraz geç gelişiyor olaylar ve tabi vücudu kesilen bir anne var ortada :( Yani gönül normal ve sağlıklı olanı ister tabiki. Ama gebelik yaşayanlar bilir ki bu durum 40 hafta süren  gebeliğin son 2-3 haftasında annenin çatısı, bebeğin pozisyonu ve bebeğin yaşadığı kesenin çeperiyle alakalıdır. Yani 37-40 haftalar gelmeden konuşmak zor. Hayırlısı diyelim.
 
     Epidural dedikleri olayı katater takarak yaptıklarında hakikaten ağrısız doğum oluyor deniliyor ama kaburganızdaki iki disk arasına iğne yapılıyor olması insanı huylandırıyor. Yani eğilerek sırtınızdan iğne vurulacaksınız? Normal doğum yapan arkadaşlarımdan katater takılmadan epidurali sadece iğne olarak uygulatanlar geçici ağrı azalttığını söylüyorlar. Kendi doktorum ise tamamen karşı fikirli fakat nedenini henüz soramadım. Spinal ise sezeryanda yapılan ve tüm bölgeyi uyuşturup ıkınmayı önleyen bir anesteziymiş. Daha ürkütücü geliyor insana. Doğum yaklaştıkça insanın korkusu artıyor diyorlar bakalım yaşadıkça göreceğiz.
 
     Dediğim gibi anestezi konularında pek de araştırma yapmadım ve bu konuda uzman da değilim ama uygulanış itibariyle çok iyi bir uzman gerektiği kanaatindeyim. Zaman geçiyor şurada 3 ayım kaldı. Sonlarda belirli olacak ne olup biteceği şimdiden hayırlısı olsun yeterki bebişimiz sağlıcakla gelsin diyoruz.

Şeker yüklemesiyle off oldum!


   Geçen hafta 1 Kasım'da şeker yüklemesi testi yaptırdım. Malum 24-28 gebelik haftalarında bu test uygulanırmış. Doktorum 50 gr glukoz iç ve 1 saat sonrasında gidip kan ver dediği için bende glukozu içtikten 1 saat sonraya yetişmek üzere hastaneye yola koyuldum.
 
 
   Amaaanın varya hastane yolunda bir trafik vardı Allah sizi inandırsın 1,5 saatte gideceğim yolu kociş sayesinde yetişerek tamamladım ama tabi 1 saat muhabbetinden dolayı stres hat safhadaydı :( Siz siz olun böyle bir test yaptıracaksanız gidin ve öyle yaptırın. Neyse efendim yetiştik bir şekilde hastaneye de doktor amcam benden tiroid ve idrar testi de istemişti biz bunları hesaba katmayınca hemşire abla idrarda şeker çıkar kuzuuuuum dedi. O can havliyle çıkarsa çıksın doktora söylerim dedim ama nasıl atlamışım bu durumu anlayamadım :( Velhasıl sonuçta bir sıkıntı çıkmadı efendim. Çok şükür ben koşturmamla kaldım. İşin en kötü tarafı bütün gün o şekerin etkisiyle çarpılmış gibi gezdim. Tansiyonum düştü sanırım beynim döndü döndü döndüüüü :( Fazla şeker çarparmış ta haberimiz yokmuş! Neyse bunu da atlattık ya çok şükür! Kısmetse yarın tetanoz 2.ci aşımı yaptıracağım. Bu aşı da doğumda kordon kesme yada cerrahi müdahalede olası tetanozu önlemek için vuruluyor. (Tabiki kişiye bağlı) Ben ilkini bir ay önce yaptırdım ve sıra 2.ci de.
 
   Bu arada kızım kımıl kımıl,maşallahı var. Sürekli kendini anımsatıyor ben buradayım annecim diye. Böyle ayakları uzatıp gerinirsin ya aynı şekilde göbeğimin çapraz yanlarında alt ve üstte tepikler hissediyorum. Bir sığdıramadım kızımı diye korkuyordum doktora gidene kadar. Şu ana kadar doktorun tartısına göre 9 kilo kendi tartıma göre 7 kilo almış bulunmaktayım. 27.hafta itibariyle birçok sitede bu kilonun normal olduğu ifade edilsede doktorum kilomu fazla buldu :( Şu durumda yemekten de kısmak istemiyorum ve dolayısıyla kendimi yürüyüşe adıyorum :)

3 Kasım 2012 Cumartesi

Ece Aymer Craft House Sergisi - Ankara



Çok beğenerek takip ettiğim Ece Hanım'ın ahşap ve dekoratif boyama sergisi Ankara'da ikamet edenlere açılıyor.


3 kasım-10 kasım Ankara Gordion AVM,
11 kasım-18 kasım Ankara Panora AVM de sergiyi gezmek mümkün olacakmış..
 
İmkan bulursam bir ara bende zıplamayı düşünüyorum.
 
Daha detaylı bilgi için Ece Hanım'ın bloğunu ziyaret etmek için, burayı tıklayınız.
 
 
 
 

19 Ekim 2012 Cuma

Şeytan diyor ki...


Bazı zamanlarda bir ses içimizden bizi dürter ve yol gösterir.

Gösterdiği yol cince fikirler içeriyorsa onu hemen şeytaaaaaaaaaan diyorki kalıbına sokarız.

Bugün eve gelirken yol ayrımı levhasında İzmir yazısını görünce kendimden geçmişim. Yanlızım ve araba kullanıyorum, çeyrek depo benzin ve limiti iyi bir kredi kartı ile 700km gidebilirmiyim diye düşündüm.

İçimden bir ses yürü kızım kim tutar seni diye gazla fişekledi.

Sonra karnımın sola sağa yamulduğunu ve içinden birinin kıpraştığını farkettim. Minnak kuzum ben de burdayım bencil olma anne diyordu =) Anca beraber kanca beraber ha?

Artık eskisi gibi her istediğimin olmayacağı bugünün naçizane dip notu oldu bana.

Ha bebik olmasaydı gidermiydim tabiki de hayır ama İzmir 'i gene de çok özlemişim be arkadaş!

Kızıma ciciler aldım

Bayram geliyorya millet coşmuş alışverişte kaybetmiş kendini. Bende bugün iş çıkışı kendimi bir yemekle ödüllendirip sonrasında aldıklarımla mutlu olanlardanım. Benimki milletin aldıklarınin yaninda havada civa kalır sanırım. C&A mağazasına daldım ve %20 indirimden istifade ettim gayet de cici şeyler aldım. İhtiyacı olanın bakabilecegi hoş bir adres ;-)




15 Ekim 2012 Pazartesi

Biri beni tepikliyor =)


          Yanılmıyorsam 3 yada 4 hafta oldu ilk tıkırdamalar başlayalı. Çok erken diyenlere inat minik kuzum kendini hissettirdi evvelden. "Gaz değilim" ben diye haykırdı resmen :D. Minik kurabiyemi içimde hissediyorum. O nasıl bir güzelliktir ki kendini her an hatırlatıyor. Tamamen mucize olarak adlandırıyorum. Ne benim kopyam ne de babasının. Tamamen ortaya gelecek bir karışım. Tüm yaşamı endeksleyen ve kendine bağlayan küçük bir tosbağa. Ben diğer insanlar gibi içimde taklalar atan bir kelebek hissetmiyorum. Benim kuzum tamamen kendini el ve ayaklarıyla tempo tutarak ifade ediyor. 
         Günler çok çabuk geçiyor ve 23.cü haftayı geride bıraktık. Araştırmalarım devam ediyor. Kılık, kıyafet, nevresim, battaniye, zıbın ve neler neler.. Pembeler, morlar, turuncular, yeşiller, kırmızılar... Herşeyden ve her renkten alasım var minnoşuma. 
         İsim konusunda çok kararsızım. Güzel ve modern isimlere bakıyorum: Ada, Eda, Ela , Oda Hada Hoda Vadaaaaaaaaaa diye gidiyor. Bir de Elis, Elisa, Mira, Talia, Belis gibi ilk söylendiğinde bu nasıl yazılıyo loo diye soruyla karşılaşılabilecek isimler var :( Güzelliklerine birşey demiyorum da çocuğa tamamen sıkıntı . Mesela Belis diye karar versek: 

"Belhiz Hanım bir bakarmısınız?"

"Belkız Hanım bir bakarmısınız?"

"Belist Hanım bir bakarmısınız?"

"Beliz Hanım bir bakarmısınız?"

            Yok ya ne gerek var kastırmıya, minnak yavrum bunla mı uğraşsın. Şöyle klasik bir Ayşe ya da Fatma koysam diyorum. Amaaaaaaaaaaaan çok da sıradan olacak be diye vazgeçiyorum. Gerçi etrafıma bakıyorum da bizim bebelerin dönemindeki isimler belli yani: Derin, Deniz, Ada, Rüzgar, Toprak, Alisa, Melisa. Yani Ayşe yada Fatma yok! Düşünsene artık eski isimler marjinal duracak! Ya da başka bakış açısından Ayşeler Fatmalar teyze isimleri olacak =) Ay çok fenayım ben ya :P

                Umarım bir ara karara bağlarım bu durumu hakikaten zormuş ya!

26 Eylül 2012 Çarşamba

Algıda seçicilik dedikleri


Bebik beklemeye başladığımdan beri dikkati göbekli sultanlar, emzikli bebeler ile bebik ürünleri çekmeye başladı.

Geçen gün bir alışveriş mağazasında Mothercare firmasının "Ayın yarısı etiketin yarısı" kampanyası dikkatimi çekti.

Bebikli arkadaşlarım bu kampanyalardan çok cici ürünler aldıklarından bahsedince bakmadan yapamadım. Yaz sezonu sonu olan ürünlerden seneye giymek üzere bizim bebeye aldım birşeyler.

Yakınlarınızda bebesi olacak huriyeler varsa ya da kendi çocuk ya da yakınlarınız varsa bu cicilere bakmanızı tavsiye ederim ;)

Sevgiyle kalın...

Bebeksel hede hödöler


Aslında çok var olayın gerçekleşmesine.

Heveslerimiz kursaklarımızda kalmasın diye ordan burdan çok hoşumuza giden şeyleri almaya başladık.

Zıbınlar, pofidik patikler, zırtlar pırtlar....

Birçok şey şimdiden tamam gibi, malum kış bebesi olacak bizim kuş ve kar kış götüren Ankara'da gezmek hayal olacak.

Neyse efendim öncelikle bu aldıklarımdan ikisi hakkında isterim bilgi vermeyi.

Bebek arabası: Envayi çeşit araba gördük test ettik ve onaylayamadık maalesef. Ya çok ağır ya çok hantal ya da katlandığında arabamıza sığacak cinsten değildi bir çoğu. Tam yatmayan ve çift yönlü olmayan modeller ağırlıktaymış piyasada. Araştırdık inceledik az da tırmaladık, çift airbag'i olan üstü açılıp kapanan ESR ve ASR'i olan ve fren yapınca zınk diye duran bir modele karar verdik desem de böyle bir bebek arabası olamayacağı gerçeğiyle dudak uçuklatan modellere bakmak durumunda kaldık. Yok artık daha neler, ben almam! dediğim herşeyi bugüne kadar aldığım için gene tükürdüğümü yalamak zorunda kaldım. İnternette fiyatları 1500-2000 ortalamasında olan Quinny Zapp Xtra modelinin siyah rengini aldık. Bu arabaya puset olarak takılan Maxi Cosi pusetin de siyah olanını seçtik. Biz bu iki ürünü toplamda 1000TL gibi bir rakama Özelcan Bebe Mağazasından aldık. Aynı ürün Bebeğim Çukurambar mağazasında da aynı fiyata satılıyordu. Arkadaşlar kampanya yapmışlar biz de erken olmasına rağmen faydalandık. Tabiri caizse bir amuda kalkmıyor bu araba sanırım ben onu da başarabilirim aşağıda arabanın girdiği çeşit çeşit buhranlı haller yer alıyor =)


   

Hatchback arabalara da rahatça sığabileceği aşağıdaki katlanmış resim de görülebilir. Aracımızı bilen arkadaşlar bu olayı test etmedim yanlız internetten aldığım görüntü ile bizim aracın renginin aynı olması tamamen bir tesadüf =))


 


Bu konuda iyi mi yaptık ya da kötü mü yaptık bunu bebik dünyaya geldikten sonra test edip göreceğiz. Bazı bebeiklerin hiç araba kullanmadığı bazılarının ise arabadan inmediği söylentiler arasında , biz tedbiri aldık gerisi küçük hanıma kalmış durumda ;)


Park Yatak : Bu konuda ne gittim geldim anlatamam. Önce kafayı IKEA'nın ahşap yataklarıyla bozmuştum. Uzun süre ona kafayı taktım alıcam diye. Sonra çocuk hareketlenince kafayı çarpar diyen arkadaşların etkisiyle park yatak alırım şekerim moduna geçtim. Velhasıl Özelcan Bebe mağazasına gittiğimizde bunu da halledelim diye düşünerek Chicco Lullaby Lx olan 70*100 ebatındaki park yatağı aldım. Yaşasın oleyyy modunda eve girip ürün yorumlarını kurcaladım.(Bunu en başta yapmam gerekiyordu aklım nerdeyse!) Bir baktım ki 1,5 yaş sonrası bebik boyundan dolayı bu ürünün kullanabilen olmamış! Hemen en yakın arkadaşlarımdan birine sordum ki tesadüf kendisi de aynı modeli kullanıyordu. Bebikinin 1,5 yaşında olduğunu ve artık sığmadığını söyleyince firmayı arayarak yerine başka ürün alacağımı bildirdim.


Bu sefer araştırdım da gittim şekerim! Kraft yeni çıkardığı PR 008 simli modelin Lila versiyonunu sipariş ettik de hay etmez olaydık! Temmuz 26'da başlayan Özelcan Bebe maceramız 25 Eylül'e kadar devam etti. Firma sürekli bir oyalama, bir sipariş gelmedi, ürün yok lagalugasıyla ha geldi ha geliyor yok canım yolda diyerek 1 aya yakın bizimle dalga geçti. Sabrımızın taştığı son noktada ücret iadesi için eşim firmaya gittiğinde kredi kartına iade yapacak elemanımız yok diyerek kuzumu geri göndermişler!Paraları çatır çatır alırken iyi de ah bir de aldıkları gibi geri vermeyi bilseler! Neyse bizle iyi dalga geçtiler sözüm kısası dün talep ettiğimiz park yatağı getirmeleriyle gelmiş gelecek tüm bağlarımızı bu mağaza zincirinden kopardık!!!!!!!!!!!


Ürün 70*120 ebatında ve rengi hakikaten de beklediğimden daha güzel bir tonda çıktı. Bu konu hakkında da sonraları yorum yapma şansım olacak sanırım.

18 Eylül 2012 Salı

Hediye gelen Minnoş Hırkası

İşyerinden bir arkadaşım bebeğim icin şimdiden bir hırka ördü. Değişik ve hoş bir model. Rengini fıstık yeşili olarak ben belirlemiştim. Bebeklere her renk giydirilmesinin daha keyifli olacağı kanaatindeyim. Kız ise pembe erkek ise mavi olma şartı yok bence her iki cinsiyetteki bebekte her rengi giymeli ;-)




Minnak kuşuma ördüğüm cici

Sarı , kapşonlu başladığım bebik hırkası sonuçlanmış bulunuyor. Pek bir hevesle ve neşeyle yaptım . Kendi yapmamdanmidir bilmem pek bir hoş geldi gözüme :-) bu hırkanın örnegini bir tuhafiyedeki askıda bulunan üründen arkadasım çıkarttı ben de düz kısımlarını ördüm.



30 Ağustos 2012 Perşembe

Çatır çatır çatlamamak için tercihim;


Aslında bu konuda çok takık değilim diye düşünüyordum ama gün geçtikçe şöyle bir düşündüm ve son dakikada sürülen kremlerin hiçbir işe yaramayacağı kanaatine vardım.

Kız anaya benzer lafına bakarak hemen telefona sarıldım ve annemin herhangi bir yağ, krem kullanmadan çok çatlamadığını öğrendim.

Bu duruma tabiki de çok sevindim ama annem çatlamadıysa bende çatlamıcam efenim demek istesem de bir önlem almanın şart olduğu kanaatine vardım.

Yaptığım araştırmalarda Lierac, Mustela ürünlerinin çok tercih edildiğini farkettim.

Fakat yeni doğum yapan arkadaşlarla yaptığım sohbette Lierac kullananların yine de çatladığını öğrenince soğudum bir anda. Herkeste aynı etkiyi göstermeyebilir ama işte bir anda nane molla oldum ne yapalım.

Neyse eşimin yurtdışında olduğu bir günde Burt's Bees markasını keşfettim. Tamamen doğal olduğu ürünlerin yurtdışındaki satış ve yorumlarını okuyunca hah dedim bunu almalıyım.






Eşim ürünü bulmuş ve13$ gibi bir fiyatta olduğunu bana söyleyince 2 adet aldırıverdim . Yanlız Türkiye'de bu ürünün fiyatı 89TL  gibi birşey. Eşim bir de Mustela 'nın doğum öncesi çatlak oluşmasını önleyici kremi ile doğum sonrası çatlakları hızla iyileştiren setini almış. Sanırım o da çatlamamı istemiyor =)))))))



Şuan bu konuda konuşmak boş aslında. Hergün düzenli Mama Bee'i kullanıyorum. Doğumdan sonra bu konu hakkında konuşmak bu konuda araştırma yapanlara daha iyi bir refereans olabilir ;-)


Nörüyosunuz bakayım :-)

Evet tembelliğin hat safhasına ulaşmış bulunmaktayiz:-)

Aslında gorusmeyeli pek tembellik yaptığımı söyleyemem.

Allah kısmet ederse bebiş bekliyoruz ve o yönde hazırlıklara başlamış bulunmaktayım .

Bu konuda herkesin bakış açısı farklı oluyor. Ben icinde bulunduğumuz durumdan dolayı yavaş yavaş hazırlık yapmanın daha uygun olduğu düşüncesindeyim . Hatta bunun icin liste oluşturdum ve yavaş yavaş belirlediklerimi temin etmeye başladım .

Yaptıgım hazırlıklardan sonra tekrar bahsedeceğim . Hatta aldıklarımdan da bahsetmeyi düşünüyorum .

Bu süreç icin öncelikle bir seyler örmenin keyifli olacağını düşündüm ve bir hırka örmeye başladım . Aslına bakarsanız örme konusunda pek başarılı değilim ama bir arkadaşımın yardımıyla devam ediyorum dersek daha doğru olur . Sarı renkli 2 adet bebek yününden çıktığı söyleniyor modelin. Ornek modeli baz aldık ve ören bayan işbaşında :-) Bitince resmini paylaşacağım ;)



Şimdilik sevgiyle kalın ...

27 Temmuz 2012 Cuma

Deniz börülcesi de kışın kullanılmak üzere buzlukta yerini aldı


Ankara'ya geldiğimden beri her istediğimi bulamıyorum maalesef :-(

Tatil dönüşü Ege bölgesinden aldığım 1 kg deniz börülcesini önce yıkadım sonra kaynar suda başladım .





Haşlanan deniz börülcesini sıyırarak ayıkladım ve buzdolabi posetleriyle buzluğa gönderdim.







Bunları kullanacağım zaman buzluktan çıkartarak çözülmesini bekliyorum. Limon+koruk ekşisi+zentinyağı ile hazırladığım sosu üzerinde gezdiriyorum ve mezemiz hazır =)  (Bu arada kesinlikle tuz katılmıyor çünkü kendisi oldukça tuzlu.)



Bu sıcakta kışa hazırlık yaptım ya helal olsun bana :-)


Bugün izinliydim ve evdeydim.

Markete giderek birseyler alayım ve evde takılayım derken bu fikrimden vazgeçtim.

Markete gittim.

Alışveriş yaptım ve eve geldim. Aldıklarımın arasında cin biber ve domateste olunca yapılacak şey kusursuz turşu olacaktı .

Malzemeleri yıkadım sırasıyla işlemleri gerçekleştirdim.

Öncelikle aldığım 500gr cin biberi kafasını kesip 2 e böldüm .






4 kiloya yakın domatesi 2 e bölüp elimle rendeledim. Makineden geçiirince cok güzel olmuyor.





Bir bas sarımsağı soyarak 2 parçaya ayırdım .





Rendeledigim domatesin içerisine 1 su bardağı zeytinyağı ile 1 su bardağı üzüm sirkesi ekledim. Bu karışıma 2 çorba kasığı salamura tuz ilave ettim.





Boş cam kavanozları alarak öncelikle diplerine domates koymak suretiyle sarimsak ve biber ilave ederek bu işlemi kat kat devam ettim. En üstte 4-5 cm bırakarak tamamladım.



Ve turşumuz 10 gün açık kalacak arada karıştırılacak sonrada ağızları kapanacak :-)




23 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir lila kutu üyeliğinin sonuna gelmiş bulunuyoruz.


Daha önceden kimi ürünlerin deneme boylarını gönderirken içerisine bir de orjinal boy ürün koyan lilakutuya üye oldugumu söylemiştim. Amacım sadece ürünleri markete gitmeden tanımak olduğu için görsel açıdan reklama yer vermedim bugüne kadar. Şuana kadar 5-6 lilakutu gelmiştir. Fakat bu kutulardan sadece 1'inde orjinal boy ürün birinde de orjinal boya yakın bir ürün geldi diğer mini boy ürünlerle beraber. 19TL para değil ama firma bence eksik kalıyor. Zaten internetten kozmetik siparişlerimde firmaların çoğu deneme ürünler gönderiyor ozaman ben neden fazladan para veriyorum diyerek hoooop bugün itibariyle ayrılmış bulunuyorum. Google amca ile yaptığım bir sohbete göre benimle aynı fikirde bulunan birçok blogger varmış! Neyse buraya kadar kısmetmiş.

20 Temmuz 2012 Cuma

Ramazan gelir hoş gelir düm tek tek :)

Unuttum sizi zannettiyseniz hoooooop yanıldınız :-) En son tatilden sonra neler oldu neler hayatımda. Çok şükür ki degisikliklerin hepsi hayatımı olumlu etkiledi ve benim hayrıma oldu :-)

Arada gene hobisel birseyler yaptım ama fotograf makinamın ekranı kırıldığı için bloga koymak zor gelmeye başladı . Sanırım yakında toparlayıp güzel postlar yayınlayacağım .

Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum. Saglicakla kalın ;)

13 Haziran 2012 Çarşamba

Ev kredilerinde ödenen dosya masrafı ücretleri iade ediliyormuş!


Ev kredisi çekerken bankalar tarafından alınan dosya masrafı ücretinin iade edildiğini babamdan duymuştum. İnternetten araştırdığımda ekpertiz ücreti ile dosya masrafının iade edilebileceğini öğrendim. Öncelikle bankaya giderek durumu öğrenmek istedim. Banka görevlisi Tüketici hakları mahkemesine başvurarak bu paranın iadesini alabileceğimizi söylediğimizde"Yok öyle birşey" demekle yetinmedi üzerine "Biz de sizi mahkemeye veririz bizden bu parayı tüketici hakları mahkemesi yoluyla alırsanız" dedi.

Azcık araştırma ile ilçe tüketici hakları hakem heyetine gittim ve daha kapıdan içeri girmezden evvel duvarda asılı dosya masrafı iadesi dilekçelerini gördüm. İçeri girip görevli beyden bir dilekçe alarak doldurdum ve dosya masrafının iadesini talep ettim. Görevlinin söylediğine göre 3-4 ay içerisinde %99 olumlu sonuçlanarak dosya masrafı ücreti iade ediliyormuş. Ekspertiz ücretinin yasal olduğu konusunda bildirim olduğundan dolayı bu konuda başvuru dilekçesini bile kabul etmiyorlar gibi bir şey. Velhasıl şuan ödemekte olduğunuz bir kredi var ise ya da aynı durum yakınlarınız için de geçerli ise bu ufak detayı onlara da hatırlatmakta yarar var ;)

4 Haziran 2012 Pazartesi

Şişşşşşşşt

Tatilden döndüm de birşey yapmıyorum zannetmeyin valla çatır çatır çalışıyorum!

Geldiğimden beri evi eşyaları düzenlenmekle geçirdim.

Ve bugün yemek sonrasında kendimi balkona atarak birkaç ahşap objeyi beyaza boyadım fakat fotoğraflayamadım =(

Neyse efendim bu sefer de bitmiş hallerini yayınlarım =)

Öpüyorum sizi çok!

3 Haziran 2012 Pazar

Sorun Bende Değil, Sende



Bu serinin kitaplarını okumaya başladığımdan beri ağzım biraz bozuldu!

Bu kitapta kendisini terk eden 4 yıllık sevgilisinde sonra görüştüğü erkek tiplemelerinden bahsediyor yazar. Buluşmalar, flörtler ve herkesin dillendiremediği gerçekleri açıkça ifade ediyor yazar. Günümüzde her ne kadar Türk örf adetine uygun bir yaşam tarzı olmasa da okuduğumuz kitaplardan bu şekilde yaşayan ve ilişkisi bulunan ne kadar çok insan olduğunu farkedeceksiniz.

Her tatil mutlaka evde bitermiş =)



1 hafta süren tatilin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Söylemesi ayıptır yedik, içtik ve bol bol gezdik.


Nereye gittiği söylememiştim değil mi?


O zaman hemen kısa bir bilgi vereyim.


Tatilimizi Kıbrıs'ta geçirdik.


Gitmeden önce otel ve araç rezervasyonlarını yaptırmıştık dolayısıyla organizasyonda sekme olmadı diyebiliriz.


Şimdi sizlere aslında çok kullanılan(Ben ilk defa kullandım) fakat reklamını hiçbir yerde görmediğim bir hizmetten bahsedeceğim. Eğer büyük bir şehirde yaşıyor fakat aynı zamanda şehir merkezinin çok uzağında yaşıyorsanız sabah erken saatlerde hava alanı gibi şehir dışında konuşlanan uzak birimlere ulaşmanız için bankaların çıkarttığı bir hizmet bu. İsmi "Shuttle Service" olarak geçiyor. Ben bugüne kadar hiçbir yerde rastlamadım ve internet araştırması sonucunda ulaştım. Ben Garanti Bankası'nın müşterisiyim ve Garanti Bankası Secure Drive firması ile anlaşmış bu hizmetin verilmesi için. Belirli bir ücret karşılığında büyük konforlu siyah bir araç gelip sizi evinizden alarak hava alanına bırakıyor ve bu sayede ulaşımınızı sağlıyor. Gelen araç şöförü ile konuştuğumuzda bu hizmetin oldukça sık kullanıldığını hatta kendi kullandığı aracın ayda üç defa servise girerek bakım yaptırdığını ilettiğinde oldukça şaşırdım. Demekki oldukça yaygın bir hizmetmiş diye düşünürken bir yandan da nasıl hiç haberim olmadı acaba diye kendimi alamadım. Neyse efendim diyeceğim şu ki çok yararlı ve faydalı bir hizmetmiş biz oldukça memnun kaldık ve herkese de tavsiye ediyorek yolumuza devam ediyoruz ;=)


Hava alanına vardığımızda Başpınar Rent a Car  isimli firmadan kiraladığımız 2011 model bir Ford Fiesta bizi bekliyordu. Direksiyon tabiki de sağ taraftaydı :=) Daha önceden üniversiteyi okuduğum için sol trafiğe alışık olduğumdan eşim alışana kadar gezintilerde direksiyon salladım. Bu arada bu araçtan da azcık bahsedeyim. Yakın çevrelerimce Opel markasına olan sevdam bilinir. Hatta uzun süredir de Opel kullanıyorum. Kendi aracımla aynı segmentte olan bu aracı karşılaştırdım epeyce. Bu aracın ön konsolu oldukça yukarıda geldi bana ve çok kullanışlı bulmadım, camı silmek için sinyal kolunun üzerine tuş gibi birşey yapmışlar açıkcası camı silmek için basılı tutmak pek de kolay gelmedi. Klima orta konsolda bulunuyordu biraz içeride kalmış ve sürüş esnasında dikkati dağıtabilir gibi geldi. Ayrıca araba otomatik vites olduğundanmıdır bilmiyorum benzimi yemedi bildiğiniz içti içti! Bagaj hacmi beklediğimden büyüktü. Yazdıklarımı okuyunca arabayı yerin dibine batırmışım gibi geldi ama gerçekten de kullanımdan sonra da rahatlıkla söyleyebilirim ki Opel Corsa'yı Ford Fiesta'ya tercih ederim. Yaşasın Opel! :)) Bu arada arabayı kiraladığımız firma fiyata dahil ettikleri 50TL'lik benzin sayesinde arabayı alınca benzinlik aramamıza gerek kalmadı. Hizmetten oldukça memnun kaldık.


Bu arada bulunduğumuz bir hafta içerisinde sadece bir gün hava bozuktu onda da yağmur yağdı :( Kendisine nazar dedik ama gezmeyi ihmal etmedik =)




Bu yazımda cep telefonumdan çektiğim bazı resimleri paylaşacağım:


Gezimize Girne turistik limanından başladık.






Bir ara Bella Pais (Beylerbeyi)'nde bulunan Süleyman Paşa köşküne çıktık.




Kıbrıs'a gitmişken okulumu da ziyaret ettim, çok fazla değişiklik olmamış fakat yol üzerinde bulunan kocaman levha dikkatimi çekti.



Aslında resimleri yeni aldığımız makine ile çekmiştim. (Bu arada göbeğime aldanmayın yok öyle birşey!)



Kıbrıs Girne'den görüntülere devam;



Girne limanında bulunan Forsa isimli devasa gemi.(Ben üniversiteyi okuduğum zamanlarda da oradaydı kendisi)



Bir ara baktım düğünde ayağıma basamayan kociş ayağımı tepikliyor =) Valla 4 yıl geçti ama kociş ilk günde takılı kalmış anlaşılan =))))




Değişik poz verelim ozaman dedik =) (Bu arada beyaz olan benimki )

Bir ara Magosa kıyılarında bulduk kendimizi. Bu da günbatımı;




Tamam arkadaşlar itiraf ediyorum denize girdim, yüzdüm, suyun içinde takla attım .
Bunların hepsi çok eğlenceliydi.
İstemeden de bronzlaştım :) 
Ve Survivor denizine taş çıkartan denizin kumlarında debelendim.
Ama son bir kaç gün gece yediğim ayazla üşüttüm! Neyseki ucuz atlattım diyeceğim ama midemi fena üşütmüşüm!Akşam eve geldiğimde titriyordum!






Akşam yemeği yedikten sonra kocişle tavla attık.




Geri döneceğimiz gün de vakit doldurmak için epey zarladık :) Özlemişiz tavla oynamayı.





Bu arada resimler de olmayan fakat gidip gezdiğimiz St Hilarion Kalesi ile onun yaklaşık 20km uzağında dağ yamacında bulunan Tank, Çıkartmanın Yapıldığı Plaj, Girne Kalesi, Magosa'da bulunan kale, Kale içindeki müze gibi pek çok yeri gezdik. Bir başka tatil paylaşımında görüşmek dileğiyle öpüyorum sizleri ;)




Son gün gelip çattı ve her tatil gibi bu kısa tatili de bitirip sıcacık yuvamıza geri döndük.




Bu arada hava alanında yaptığım alışverişten bahsedeyim hemen:



Estee Lauder Pleasures (en soldaki parfüm)
Tam bir yaz kokusu
50ml olan parfümün fiyatını hatırlamıyorum maalesef.

Love Chloe (Ortadaki parfüm)
75 ml olan parfüm fiyatı 61Euro
Bu parfümü alış hikayem çok komik aslında =)
Öncelikle Moschino I Love Love isimli parfümü almıştım 26Euro gibi bir şeydi. Elimin üzerine sıktığım parfümün kokusu ekşidikçe ekşidi ve tabiki benim yüzüm buruştukça buruştu. Bu arada bileğime sıktığım Chloe LOVE kokusuna bir yandan vurulmaya başladım. Gelip gidip kokluyorum. Ama deliricem acayip güzel bir pudra ile temizlik saf sabun kokusu kombinasyonu. Uzun süredir ilk defa bir parfüm için gözlerimi pörtllettim. Hemen içimdeki alışveriş cini çıktı ortaya ve gidip değiştirerek ve aradaki fiyat farkını vererek aşık olduğum parfümü aldım.  Diğer parfümlere göre fiyatı tuzlu ama değer bence !

Lancome Tonik(En sağda bulunuyor pembiş olan)
Fiyatı 37TL idi. Kuru ciltler içinmiş. İlk defa kullanıcam kendisini.

Aşağıdaki resimde ortada bulunan Clinic Pudra'yı 21Euro'ya aldım. Gayet güzel dağıldı teminde memnun kalırsam kullanmaya devam edebilirim.

Altta fotoğrafta bulunan en soldaki Nivea 50+ yüz için güneş kremini yeni keşfettim. Eski kullandığım Avene çok pahalı gelince yeni arayışlara girdim. Hem uygun hem de yoğurt hissi bırakmayan bir krem arıyordum, şimdilik aradığımı buldum gibi.

En sağdaki krem ise saf temizlik kokusuna sahip zeytinyağlı el kremi ve çanta için ideal boyda.




Herkese iyi günler diliyorum sevgiyle kalın ;)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...